15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://nihaltemur.com 300 true 0
theme-sticky-logo-alt

The Last Dance Yorumu

0 Yorumlar

Michael Jordan diyince aklınıza ne geliyor? Bir basketbol efsanesi? Müthiş bir ayakkabı markası? Hayır. Bu cümleler Michael Jordan’ı asla karşılaşmıyor. Peki ne karşılıyor? Bunu ben tarif edemiyorum ama The Last Dance adlı dizi bize bunun hakkında birkaç yorum yapmamıza müsaade etmekte.

The last dance adlı Netflix dizisi ise bize sadece 1998 yılında Chicago Bulls’un Jordan önderliğinde ki son şampiyonluk senesini baştan sona anlatmaktadır. Ancak, belgesel Chicago Bulls’un önceki şampiyonluklarına, Jordan’ın geçmiş hayatına ve takım arkadaşlarına nasıl liderlik ettiğine vurgu yapmaktadır. Tüm takımca en başından sona son defa aynı sahneyi paylaştıklarını bildiği bu ekibin o dönem boyunca yaşadığı zorluklar ve başarılarını görmekteyiz.

Eğer içerik hakkında konuşacak olursak, içerik beni ve izleyiciyi tatmin etmiş durumda. Scotty Pippen’ın liderlik yaptığı, Jordan’ın olmadığı sezonda Pippen’ın takımı son saniyede yalnız bırakmasını anlatmaları dışında hiçbir gereksiz bilgi yoktu. Kurgusu yer yer bozulsa da, her detayı özel işlenmiş ve dramatik açıdan güzel kurgulanmıştı. Jordan’ın nasıl bir rekabetçi ruhuna sahip olduğunu gördüğümüz sahneler en ilgi çekici yerlerdi. İlk olarak abisini yenebilmek için basketbol oynamış, sonrasında lisede en iyi oynayan oyuncuyu yenmeye çalışmış arkasındansa NBA’in en iyi oyuncusu olmak için her şeyi yapan, takım arkadaşını döven bir karakterden söz ediyoruz. Tutku denilince ilk akla gelen insanlardan bir tanesi.

Eleştiri yaparken pek çok şeye dikkat edilir fakat bu dizide doğrusuyla yanlışıyla, kazanmak için her şeyini veren ve her şeyi göze alabilen, bu uğurda bedeller ödeyen bir spor ikonunun hayatının belli bir bölümünün hikayesi kesinlikle çok güzel şekilde verilmiştir. Jordan aslında bize çok önemli bir şeyi anlatmaktadır. Çocukken, gençken, olgunken bile sürekli yenilmiştir. Defalarca yenilgiyi tatmıştır. Ancak o yenilgiyi hazmedememiş, daha iyisini ortaya koymuş ve en sonunda yenmeyi öğrenmiştir. Yenmenin, başarılı olmanın en önemli kısmının takımına lider olması gerektiğini öğrendiğinde sonuçlar almasıyla başlamıştır. Kendisi ne kadar iyi olsa da takımı için gerçek bir otoriter bir lider olmadan başarılı olamayacağını görmüş, bunu görünce tüm stratejisini değiştirmiştir. Kendisini değil takımındaki daha iyiye sürükleyerek başarıya ulaşmıştır.

Bu hikaye aslında başarı hikayesi değildir. Bu bir başarısızlık hikayesidir. Başarısızlıktan nasıl başarı çıkarabileceğini gösteren bir ikonun liderlik hikayesidir….

Önceki Yazı
Hepimiz nefessiz kaldık!
Sonraki Yazı
Yeni Dijital Dünya

0 Yorumlar

Cevap Yaz